
Çini Sanatının Tanımı ve Tarihçesi
Çini sanatı, İznik'te başlamamış olmasa da en parlak dönemini burada geçirmiştir. Türklerin Orta Asya'dan beri ulusal sanatlar arasında yer alan keramik işleri, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Anadolu'ya özgü malzeme ve teknikler ile gelişmiştir. Anadolu Türkçesinde ve Osmanlı kaynaklarında sırlı keramiklere "Sırça", fayans ve sırlı kadrolara "Kaşi" veya "Çini", porselene ise "Fağfuri" denmiştir. Ustalarına da "Kaşiger", "Çinici" veya "Sırçacı" denmiştir.
Çini sanatının seramik, fayans ve porselenden farkı yoktur. Ancak, çini üretiminde kullanılan malzeme ve tekniklerde farklılıklar bulunur:
- Hammadde: Çini çamurunun içinde kil, kaolen, kuvars ve silis kumu bulunur.
- Pişirme: Pişirme süresi ve derecesi farklılık gösterir.
- Sırlama Teknikleri: Farklı sırlama teknikleri kullanılır.
İznik'te Roma ve Bizans döneminde de keramikçilik mevcuttur. Sultan Çelebi Mehmet tahta geçince İranlı kaşi ustalarını İznik'e getirtip ilk çini ocakları ve fırınları kurdurmuştur. Bu döneme "Turkuaz Yılları" veya "Sırlı Tuğla Devri" denir. Yeşil Cami ve Yeşil Türbe bu dönemin eserlerine örnektir.
14. ve 15. yüzyıl sonlarına kadar "Millet İşi" dönemi hakimdir. En belirgin özelliği kırmızı hamurdan silip bezemeli ve tek renk sırlıdır. 15. yüzyıl sonu ve 16. yüzyıl başında "Mavi Beyaz Dönemi" gelir. Bu dönemden sonra "Haliç İşi" ve "Şam İşi" dönemleri gelir. Osmanlı çinilerinin evrensel düzeyde üne ve değere ulaşmasını sağlayan özellikler başta lale olmak üzere çeşitli motiflerin mükemmel sırlama tekniğiyle işlenmesidir.
Kaynakça:
- Osmanlı'da Zenaatten Sanata (Necdet Sakaoğlu - Nuri Akbayar)
- Geleneksel Türk El Sanatları (Metin Süzen)