İznik İlçesi: Tarihi ve Doğal Güzelliğiyle Bir Açık Hava Müzesi

iznik başka bi yer

İznik İlçesi, dünyada eşi benzeri az bulunan ve tam anlamıyla bir "açık hava müzesi" olan tarihi ve antik bir şehirdir. Yaz kış demeden, adeta bereket saçan verimli toprağı, kendine özgü iklimi ve doğal güzelliği nedeniyle, tarihin her döneminde insanlığın ilgi odağı olmuştur. İznik'in tarih öncesi çağlardan beri yerleşim gördüğünü ve çok eski bir tarihte kurulduğunu, çevresindeki Prehistorik buluntulardan ve yörede bulunan bol miktardaki höyüklerden anlamaktayız.

Kuruluş ve Antİk Dönemler: Antİgonİa'dan Nİcaea'ya

antigonia nicaea iznik başka bi yer

İznik, Makedonya Kralı Büyük İskender'in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316'da kurulmuştur. Bu çağın geleneklerine göre, kurucusu Antigonius nedeniyle de "Antigonia" adını almıştır. Makedonya imparatoru Büyük İskender'in mirasçıları, General Antigonius ve General Lysimakhos, İmparatorluğu egemenlikleri altına almak için birbirleriyle savaştılar. Lysimakhos, M.Ö. 301'de Antigonius'u mağlup ederek kenti yönetimi altına aldı ve o dönemin geleneklerine göre kente sevgili karısının adı olan Nikaia adını verdi.

Yörede Egemen Olan Bİthynia Krallığı ve Roma İmparatorluğu İle İlİşkİlerİ

Boş Fotoğraf 1

Yörede egemen olan Bithynia Kralı Zipoites, M.Ö. 279'da Nicaia'yı ele geçirdi. Nicaia bir süre Bithynia Krallığına başkentlik de yaptı. Adına altın sikkeler basıldı ve bundan böyle tarihte "Altın Şehir" unvanı ile anıldı. Nicaia, Bithynia Krallığı ile Roma İmparatorluğu arasında uzun yıllar devam eden savaşlara sahne oldu. Sonuçta, Bithynia ordusu, General Lucullus komutasındaki Roma ordusuna yenildi ve bu güzel göl kentine Nicaea adı verildi. Şehir M.S. 259 yılında Gotların saldırısına uğradı. Bunun üzerine Romalılar, Bithynia Krallığı zamanında başlatılan ve M.S. 12. yüzyılda meydana gelen depremde büyük hasar gören surları daha güçlü olarak inşa ettiler. Şehri, 4 ana ve 12 tali kapısı bulunan, 4970 m uzunluğunda bir sur ile çevirdiler.

Bİzans Dönemİ ve İznİk'İn Stratejİk Önemİ

Boş Fotoğraf 1

Üç kıtada geniş sınırlara sahip olan Roma İmparatorluğu, M.S. 476 yılında Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu olarak ikiye bölündüğünde, İznik sonradan Bizans adını alan Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde kaldı. Nicaea, Bizanslıların elinde büyük imar gördü. Şehirde kiliseler, su yolları ve sarnıçlar yapıldı. Selçuklu Sultanı Alpaslan'ın Bizans ordularını Malazgirt'te 1071'de yenmesinden sonra, Selçuklular XI. yüzyılın sonlarında Bizans topraklarına kadar ilerlediler. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1075 yılında Nicaea'yı ele geçirdi ve 1080 yılında Selçuklu devletinin başkenti yaparak adını "İznik" olarak değiştirdi. Böylece İznik, Anadolu'da ilk Türk başkenti oldu. 600.000 kişilik I. Haçlı Ordusu, Godefroy De Bouillon'un liderliğinde 1097 Mayısında İznik'i kuşattı. Çetin savaşlardan sonra Türkler, 1097 Haziranında şehri Bizanslılara teslim ederek yağmalanmasını önlediler.

Selçuklu ve Bİzans Dönemlerİnİn Karmaşık Hİkayesi

Haçlıların İznik'i alıp Bizanslılara bırakmasıyla 2. Bizans dönemi başlamış oldu. Selçuklu Türkleri, şehri ancak 22 yıl kadar ellerinde tutabildiler. IV. Haçlı Seferine katılan Latinler, Anadolu'da kan dökmek yerine Constantinopolis'i (İstanbul'u) yağmalamayı tercih edip burayı işgal ederek Latin İmparatorluğunu kurdular (1204). Bizans'ın saltanat soyundan olan Theodoros Lascaris, İznik'e kaçtı ve burada imparatorluğunu ilan etti. İznik, böylece 57 yıl boyunca başkenti Latin İşgali altında olan Bizans İmparatorluğunun yönetim merkezi oldu. Bu dönemde surlarda önemli onarımlar yapıldı ve şehrin korunması güçlendirildi. İznik'te Theodoros Lascaris'den sonra dört imparator tahta çıktı. Sonuncusu olan VIII. Michael (1259-1282), 1261 yılında Constantinopolis'i (İstanbul'u) yeniden ele geçirerek Latin İmparatorluğuna son verdi. Böylece Constantinopolis yeniden Bizans İmparatorluğunun başkenti oldu.

Osmanlı Dönemİ ve İznİk'İn Önemİ

Osman Bey zamanında bu önemli kenti ele geçirmek amacıyla seferler düzenlendi. Ancak İznik ancak Sultan Orhan Bey (1326-1362) zamanında, 1331 yılında fethedildi ve böylece İznik, 234 yıllık bir aradan sonra yeniden Türk idaresine girdi. Özellikle II. Murat ve Çandarlılar döneminde şehir yeniden imar edildi ve birçok cami, medrese, han, hamam vs. bu dönemde yapıldı. İznik, İstanbul'dan Anadolu'ya uzanan sefer ve kervan yolu üzerinde önemli bir durak ve konaklama merkezi haline geldi. XIV-XVl. yüzyıllarda İznik, Türk kültür hayatında önemli bir yere sahipti. Birçok ulema ve şairin yetiştiği bir kültür merkezi haline geldi. Çağın en ünlü alimleri İznik'teki medreselerde ders vermeye başladı. Bu nedenle İznik'e "Ulema Yuvası" (Alimler Diyarı) da denmiştir. İstanbul'un fethi ve Anadolu'daki Osmanlı egemenliğinin pekişmesinden sonra, İznik'in önemi azaldı.

İznİk'İn Günümüzdekİ Durumu ve Turİstİk Önemİ

Diğer taraftan Kara Halil Paşa'nın idamı, Çandarlı ailesinin nüfuzunun sarsılmasına neden oldu. Şehrin köklü ve zengin aileleri de İstanbul'a göç etmeye başlayınca, İznik gerileme sürecine girdi ve XVI. yüzyıl sonlarından itibaren boşalmaya ve eski zenginliğini kaybetmeye başladı. Sonuç olarak, çeşitli dönemlerin askeri, siyasi, dini, sosyal ve kültürel yaşam biçimlerini yansıtan birçok uygarlığın kalıntılarını günümüze taşıyan ve tarih kokan İznik, yoğun imar faaliyetlerine sahne oldu ve kentte çok sayıda abidevi yapılar inşa edildi.

İznİk: Açık Hava Müzesİ

İznik, her dönemden devraldığı mimari mirası ile bir açık hava müzesi niteliğini korumaktadır. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarının arkeolojik ve etnografik kalıntılarıyla bütünleşmiş durumdadır. Güney Marmara bölgesinde kendi adını verdiği gölün doğusunda kurulmuş ve turistik bir ilçe olan İznik'in, bağlı bulunduğu Bursa iline uzaklığı 85 km'dir. Rakımı 85 metre, yüzölçümü 753 km², toplam nüfusu ise 44.690'dır. İki kasabası ve 37 köyü bulunmaktadır. Halkın temel geçim kaynağı tarımdır. Netice itibariyle İznik, kendine özgü iklimiyle, yaz kış demeden bereket saçan toprağıyla, doğal güzelliğiyle, tarihi ve kültürel zenginliğiyle, her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği bir kent olmasıyla (adeta bir sebze ve meyve ambarı), adını verdiği gölüyle, dünyaca meşhur çinileriyle turizm sektörü açısından son derece önemli bir merkezdir. Yeşil dokusu, zeytinlikleri, bağları ve bahçeleriyle adeta bir cenneti andırmaktadır. Günümüze kadar ayakta duran anıtsal eserleriyle hemen herkesi hayran bırakmaktadır.

İznİk'İn Dİnİ Önemİ

İznik, Hristiyanlık aleminde de ayrı bir öneme sahiptir. Zira ilk ekümenik konsil, M.S. 325 tarihinde 218 piskoposun katılımıyla burada yapılmış ve Hristiyanlık dinine hayat veren ve "İznik Konsili" olarak bilinen 20 maddelik karar Senatüs Sarayı'nda alınmıştır. İmparator I. Constantinus'un huzurunda yapılan I. konsil, şiddetli tartışmalara sahne oldu. İskenderiyeli din adamı Arius'un "Hz. İsa'nın sadece bir insan olduğu ve Tanrı'dan dünyaya gelmediği" şeklindeki, kısa sürede taraftar toplayan tezi, toplantıya katılan piskoposları çileden çıkardı. Sonuç olarak, günümüzde de savunulan Hz. İsa'nın Tanrı'nın Oğlu olduğuna dair inanç kabul gördü. Arius ve takipçileri toplantıdan kovuldu. VII. ve son Ekümenik Konsil, 787 tarihinde İznik'teki Ayasofya Kilisesi'nde yapıldı. Kısacası, İznik Hristiyanlık açısından önemli bir dini cazibe merkezidir.

Kaynak: İznik Kaymakamlığı